Seneden seneye uğrayıp tozunu aldığım blogumun müzikli yeni yıl yazısına hoş geldiniz!
1 Ocak 2022 Cumartesi
Ne İkibinyirmibirmiş Be Arkadaş!
4 Mart 2021 Perşembe
Satılık Türkçe ve İngilizce Referans Kitapları
Satılık analog filmlerden sonra bir ihtiyaç fazlası temalı blog yazısıyla daha karşınızdayım.
Bu defa akademik amaçla satın aldığım ancak artık ihtiyaç duymamam sebebiyle ilgili ellerde işe yarayabileceğini düşündüğüm Türkçe ve İngilizce referans kitaplarını satıyorum. #satılık
İngiliz Dili ve Edebiyatı, Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, Mütercim-Tercümanlık gibi bölümlerde okuyanların fevkalade işine yarayabilecek, sınavlara çalışırken olsun, makale, hatta tez yazarken olsun kaynak gösterebileceğiniz kitaplardır.
Kitapları tek tek ikinci el ilan sitelerine yüklemeyeceğim, birkaç taneden fazla olunca ticari işletme olduğumu düşünüyorlar, sonrası onaylandı onaylanmadı derken sinir harbi. :)
Hem görselleriyle hem de güncel listesiyle aşağıdalar, kitaplarla ilgili sorularınız (içerik, fiyat) için ister bloga yorum bırakın, ister profilimdeki sosyal medya hesaplarıma özelden ulaşın, çabucak dönüş sağlarım.
İkili, üçlü, toplu alımlarda indirim yaparım, kargo masrafları da bana ait hadi iyisiniz ;)
Güncel Liste:
- Dictionary of Literary Terms & Literary Theory
- Stranger Shores Essays 1956-1999 - J.M. Coetzee
- Learning To Curse - Stephen Greenblatt
- The Wheel Of Fire - G. Wilson Knight
- The Rise of The Novel - Ian Watt
- Anatomy of Criticism - Northrop Frye
- The Cambridge Companion to James Joyce
- Tribal Leadership - Dave Logan
- Edebiyat Kuramı - Terry Eagleton
- Güç Mitleri - Terry Eagleton
- Pornografi ve Müstehcenlik - D.H. Lawrence
- Çeviri: Dillerin Dili - Akşit Göktürk
- Sözün Ötesi - Akşit Göktürk
- Ulysses Sözlüğü - Nevzat Erkmen
- Shakespeare ve Hamlet - Mina Urgan
- Atonement - Ian McEwan (Roman)
- The Hours - Michael Cunningham (Roman)
Not: Ölücüler aramasın.
10 Ocak 2021 Pazar
2020 Bi Baksana Bilader Bişey Konuşucaz
Uyandım, yılbaşı günü bile tişörtle oturtan garip kıştan kar olmasa da en azından yağmur bırakmasını umarak perdeyi açtım. Bu defa üzmemişti, yağmur kokusunun sevinciyle oturup geride kalan yılın kapanışını yapayım dedim.
Hayatlarımızın, daha beteri gelmezse herhalde en arada kalmış yılı olarak hatırlanacak 2020'yi de yiyip bitirdik. Aklımda her zaman özlemek, mahrumiyet, kaygı, çok çalışmak, pahalılık ve çok özlemek gibi kelimelerle birlikte anılacak bir yıl oldu. Geride kalan zaman diliminde virüse yakalanmayanlardan biriyim, aynı şekilde yakınlarımdan da kimse virüse yakalanmadı. Yılın kendimi tek şanslı hissettiğim tarafı bu oldu sanırım.
Yine de, hayatımdan çalınan zamanı kabullenemiyorum. Mart'ın ortasından bu yana yaşadığım ev hapsi tadında hayat, rutin haline gelen uğraşlardan kopmak, garip bir şekilde iş yükünün artması, sinema, tiyatro, konser gibi hayatla bağları sıkılaştıran şeylerden mahrum kalmak, en önemlisi de sevdiceği gönlümce görememek yaraladı durdu yıl boyunca. Planlarımızı yeni yıla sarkıtmak kötü olsa da kafamızı netleştirmek adına belki de faydalı oldu, zaman gösterecek.
Hayat keşke hep bir yılbaşı günü gibi, bir doğum günü kutlaması gibi ya da bayram günü gibi gelen sevgili tadında olsa.. Her zaman böyle olamayacağını bilsem de, bunlara yakın günler geçirmek için hayal ve plan kurmaktan, elimden geleni yapmaktan asla vazgeçmeyeceğim.
Kapanışı da şöyle yapalım ;)
Sağlıklı ve mutlu bir yıl olsun herkes için, sevgiler.
11 Ekim 2020 Pazar
Değişen Zamanlar ve Karton Kutular
17 Yıl boyunca oturduğum evden 2 hafta önce taşındım, hem de ne taşınma! 42 km uzağa, üstelik Anadolu Yakası'na.
Yazmak bugüne kısmetmiş ama önden bir şarkı alalım.
Şöyle bir düşününce hayatımın yarısı o evde geçti; sevinçler, üzüntüler, ilkler, sonlar ne varsa duvarlarına işledi. Teraziye mutlu ve mutsuz anları koysam hangisi daha ağır basar hiç bilmiyorum, bilmemin de bir kıymeti yok artık. Son yıllarda evle ilgili yaşadığım sorunlar, beklenen ancak gerçekleşmeyen değişimin sancısı derken duvarlar üzerime gelmeye başlamıştı açıkçası.
Taşındığım gün ayrılmadan önce boş odalarında dolandım biraz, sesimi yankılattım çocuk gibi. Sonra arabayı beklerken yanımda götürmediğim kanepeye uzandım, perdesiz camlardan parkelere vuran güneş ışığını seyrettim. Herhalde evin son yıllardaki en sakin anlarıydı, keşke hep böyle olabilseydi dedim içimden. Çektim kapıyı çıktım sonra, hayatımın 17 yıllık bir dönemine noktayı koydum.
Eski evde duvarlar şampanya rengiydi, sıkıcı geliyordu bakınca. Beyaza yakın olsun istedim bu defa, öyle de oldu. Gün ışığı alsın odaları, karşı apartmandaki ailenin kavgalarını yan odadaymışçasına duymayayım, alt katımdaki embesil ergenin böğürtüleri kulağıma gelmesin, kapılar hayvan gibi kapatılmasın istedim. Şu ana kadar bunların hiçbirini yaşamamış olarak doğru seçim yaptığımı düşünüyorum.
Anadolu Yakası'nın sakin semtlerinden birindeyim şimdi, denize yakınım. Sokağım sessiz sayılır, insanlar daha düzgün gibi, burada işler şimdilik fena gitmiyor. Birer saksı fesleğen, biberiye ve kekik aldım, gündüz dışarıya bakarken gözüme takılsınlar diye.
Beklediğim 1 şey daha var, o da olursa daha ne isteyeyim zaten. :)
Hayattan beklentilerimin artışa geçtiği, emeklerimin hasadını almaya başladığım bir dönemimdeyim. En fazla 14 ay içerisinde hayatımda daha da fazla değişim bekliyorum ve haklı olarak istiyorum. Hadi eyvallah.
Bu gönderiyi Instagram'da görHeykel Kafası (@heykelkafasi)'in paylaştığı bir gönderi ()
7 Ekim 2020 Çarşamba
Asın Ulan O Resmi Yerine!
Nasıl oldu hiçbir fikrim yok ama bundan uzun bir süre önce hem yenileme dönemini kaçırdığım hem de godaddy'nin fahiş yenileme ücretine sinir olduğum için gundusu.com alan adının elimden uçup gitmesine istemeye istemeye razı gelmiştim. Sonra bu alan adıyla böyle ışıklı falan kumarhane sitesi açmış Çinliler, ara ara bakıp "vay vicdansızlar :(" demekten başka bir şey gelmiyordu elimden.
Velhasılıkelam bugün bir daha bakayım dedim ve ne göreyim; site uçmuş, alan adı boşa çıkmış. Üstelik bana önerdikleri yenileme ücretinin üçte birine! Bayrakları asmam uzun sürmedi tabii.